Cinsel Sağlığa Dikkat!
Hayatımızın ayrıl(a)maz ve vazgeçil(e)mez bir parçası olan cinsellik; hem bedensel hem de ruhsal katılım ile gerçekleşen, doyuma ve üremeye yönelik yaşantılardır. Yalnızca cinsel organları değil tüm bedeni ve aklı içerir. Cinsellikle ilgili tüm duygu, düşünce, tavır ve aktifliğimiz beynimizdeki cinsellik algımıza, bilişlerimize ve deneyimlerimize bağlıdır. Tam da bu nedenle cinselliğin merkezi sanılanın aksine penis ya da vajina değil, kuşkusuz ki beyindir. Sağlıklı işleyen bir beden, elbette cinselliği sağlıklı bir şekilde yaşayabilmek için gerekli altyapıyı sağlar. Ancak, o cinselliğin nasıl ve kiminle yaşanacağını, ne zaman, nerede, nasıl olacağını, nasıl uyarılıp nasıl doyuma ulaşılacağını belirleyen insan psikolojisidir. Sağlıklı bir cinsel yaşam için de sağlıklı işleyen bir beden kadar cinsellik hakkındaki önyargı ve mitlerden (yanlış inanışlar, hurafe) kurtulmak, kendini ve partnerini iyi tanımak ve doğru bilgi sahibi olmak gerekmektedir.
İnsan davranışı ve cinselliği, bedensel, psikolojik ve sosyal koşullardan etkilenir. Mutlu ve sağlıklı cinsel yaşam; karşılıklı güven, dürüstlük, açıklık, paylaşım ve saygı esasına dayanmalı, sorumluluk, mahremiyet, sadakat ve değerler üzerine temellendirilmelidir. Aynı zamanda iyi ve sağlıklı bir cinsel yaşam, eşler arasında uyum ve doyumun yaşandığı, ruhsal ve bedensel sağlığın önemsendiği bir süreci tanımlar. Bu süreçte eşlerin birbirleri ile ilgili beklentilerini bilmeleri, cinsel istekler konusunda baskıcı davranmamaları ve birbirlerinin cinsellikle ilgili düşünce ve isteklerine saygı duymaları gerekir. Cinsel olarak sağlıklı bireylerin fiziksel sağlıklarının daha iyi olduğu, ruhsal yaşamlarının daha dengeli ve metabolizmalarının da daha düzgün çalıştığı bilinmektedir.
Cinsel sağlık, genel sağlık açısından toplumu en çok ilgilendiren konulardan biridir. Dünya Sağlık Örgütü, cinsel sağlığı “cinsel açıdan fiziksel, psikososyal ve sosyokültürel tam olarak iyi olma hali ve bunun devamlılığı” olarak tanımlamaktadır. Cinsel sağlık aynı zamanda; bir kişinin cinsel yaşamını bir zorlama olmadan, özgür seçimleri doğrultusunda mutlu ve zarar görmeden sürdürebilmesi, kapsamlı bir cinsel eğitim alabilmesi, cinsel mahremiyet hakkına sahip olabilmesidir. Cinsel sağlığın bozulması ise sadece fiziksel sağlığın kesintiye uğraması ile sonuçlanmaz; hem kadınlarda hem de erkeklerde halkalar halinde ruhsal sağlığın, ardından aile sağlığının ve sosyal sağlığın bozulması söz konusudur.
Cinsel sorunların ve bozuklukların ortaya çıkışında kişinin bedensel ve psikolojik özellikleri ya da ikili ilişkilerin etkileşimleri etkili olabilir. Erkek ve kadınlardaki abartılı veya yanlış cinsel inanışların (mitlerin), cinsel işlev bozukluklarının oluşumunda ve devamındaki yeri ve önemi bugün kesin olarak bilinmektedir. İş kaybı, eş kaybı, ekonomik sorunlar, uygun olmayan ev ortamları (geniş aile ile yaşamak gibi), aile üyelerinden birinin ölümü, aşırı iş yapmaya bağlı yorgunluk, istenmeyen gebelikler, düşük, kürtaj, cinsel yolla bulaşan hastalıklar gibi durumlar da çeşitli cinsel sorunların oluşumuna yol açabilir. Ancak yaşam olaylarından çok, yaşam olayları ile ilgili algılama biçimi cinsel sorunlara yol açar ya da var olan cinsel sorunların şiddetini artırabilir desek daha doğru olur. Çünkü aynı yaşam olayları tüm bireylerin cinselliklerini aynı düzeyde etkilememektedir. Eşlerden birinin cinsel sorun yaşadığı durumlarda; partnerinin bu duruma gösterdiği tepki sorunun kronikleşmesine neden olabilirken verilen destek, gösterilen ilgi ve anlayış ise sorunun daha çabuk atlatılmasında büyük önem taşır.
Günümüzde cinsel yaşamla ilgili sorunlar, ülkemizde eskiye oranla daha kolaylıkla dile getirilebilmekte ve daha az inkar edilmekte, bu nedenle de bireyler daha çok yardım arayışı içine girmektedir. Cinsel işlev bozukluğu olarak tanımlanamayacak cinsel yakınmaların (cinselliğe konsantre olamama, yetersiz ön sevişme, cinsel iletişim azlığı gibi) oranları ise tahmin edilebileceği gibi çok daha fazladır. Bu durumda belirgin bir cinsel işlev bozukluğu olmayan, daha çok yanlış bilgiler ile abartılı beklentiler nedeniyle çeşitli korkular yaşayan ya da cinsel performans veya tatminini daha da artırmaya çalışan birey ve çiftlere bilgi vermek, endişelerini gidermek ve cinsel yaşamlarını daha doyum sağlayıcı bir duruma getirmek için verilen hizmet cinsel danışmanlıktır. Burada temel amaç bilgilendirme ve yönlendirmedir. Belirgin bir cinsel işlev bozukluğu olan birey ve çiftler ise sorunlarının değerlendirilmesi ve çözülmesi yani tedavileri için cinsel terapi desteği almalıdır. Cinsel terapi, çok yüksek başarı oranları ile sorunlara çözüm sağlayan, kişilerin ve çiftlerin yaşam kalitesini, ilişkilerindeki uyum ve doyumu artıran, bozulan dengeyi yeniden yapılandırmaya yardımcı olan bilimsel, etkin ve kalıcı bir tedavi sürecidir.
Ezcümle; hayatın ayrılmaz ve vazgeçilmez bir parçası olan cinselliğe dair sorunlarınızı yok saymadan, kendiliğinden çözülmesini beklemeden, bütünsel sağlığınız ve ilişki kaliteniz bozulmadan gereken önem ve özeni göstermeniz en akılcı yol olacaktır.