Diyabet ve Cinsellik
Diabetes Mellitus (DM), vücudumuzda kan şekerini düzenleyen insülin hormonunun yeterli miktarda üretilememesi ya da etkili bir şekilde kullanılamaması durumunda gelişen, ömür boyu süren, komplikasyonları nedeni ile hastanın yaşam süresini, kalitesini ve bedensel bütünlüğünü bozabilen bir hastalıktır. Hastaların sosyal- mesleki, ailesel, ruhsal ve cinsel alanları gibi tüm yaşam alanlarında etkisini gösterebilir. Bu nedenle diyabet tanısı almak herkes için fiziksel olduğu kadar psikolojik olarak da zordur. Bu zorlu süreç hastada şok, korku, endişe, kaygı, öfke, şaşkınlık ve üzüntü yaratabilir.
Diyabetli bireyler, bu hastalığın yaşam kalitesini ve bedensel bütünlüğü bozması nedeniyle, durumlarını yönetmek ve komplikasyonlardan kaçınmak için sürekli bakım ve desteğe ihtiyaç duymaktadırlar. Kişinin yaşam kalitesinin en önemli bileşenlerinden biri olan cinsel yaşam da bu hastalıkta fazlasıyla etkilenebilir ve hem erkek hem de kadınlarda cinsel işlev bozuklukları için risk faktörüdür. Özellikle diyabetik erkekler erektil disfonksiyon açısından risk altındadır. Bu nedenledir ki şeker hastalığı olan erkeklerde en sık görülen cinsel sorun sertleşme güçlüğüdür. Bu sorun hastalık süresi uzun olan, daha yaşlı, metabolik kontrolü bozuk olan ve sigara içen şeker hastalarında daha da çok görülmektedir. Ayrıca bu sertleşme sorunları kalp/dolaşım hastalığı riskinin yüksekliğine işaret eden bir uyarı olarak kabul edilmektedir. Diyabetik erkeklerde sertleşme sorunları dışında fizyolojik etkenler kadar psikolojik sebeplerle de cinsel istekte, uyarılmada ve tatminde azalma gibi sorunlar görülebilmektedir.
Diyabet, kadınlarda ise vajnal salgıları bozarak lubrikasyonu (kayganlaşma) azaltıp vajinal kuruluğa ve disparoniye ( ağrılı ilişki ) neden olabilmektedir. Diyabetik kadınlarda libidoda azalma, orgazm bozukluğu ve klitoral duyarlılıkta azalmaya da sık rastlanmaktadır. Diyabetik kadın hastalarda ağrılı ilişkinin sık görülen başka bir nedeni ise hiperglisemiye bağlı oluşan vajinal mantar enfeksiyonlarıdır. Yine diyabetin komplikasyonlara bağlı olarak yaşam kalitesini düşürmesi ve bunun psikolojik olarak bireyleri etkilemesi hem kadınlarda hem erkeklerde seksüel performans üzerinde olumsuz sonuçlar doğurmaktadır.
ÖNERİLER
Diyabet hastalarında cinsel işlev bozukluklarını önlemek veya azaltmak için kan şekeri düzeyinin mümkün olduğunca normale yakın olması çok önemlidir. Genellikle kontrolsüz diyabete eşlik eden hiperlipidemi, hipertansiyon, obezite ve sinir hasarı da cinsel işlev bozukluklarına yol açmakta ya da var olan cinsel işlev bozukluğunun şiddetini artırmaktadır. Bu sebeple hastaya tanı aldığı ilk aşamadan itibaren kilo kontrolü, dengeli ve sağlıklı beslenme ile hareketli bir yaşam tarzının önemi anlatılmalıdır. Akdeniz tipi beslenme, erkeklerde erektil işlevin tekrar normale dönmesini sağlayabilmektedir. Cinsel işlev bozukluğu ve metabolik sendromu bulunan kadınlarda da Akdeniz tipi beslenmeye uyulduğunda cinsel fonksiyonun iyileştiği gösterilmiştir. Cinsel işlev sorunu yaşamak istemeyen diyabetik bireylere ilaçlarını aksatmamaları, egzersiz ve diyet yapmaları, sigara içmemeleri ya da içiyorlarsa bırakmaları konusunda destek verilmelidir.
Cinsel işlev problemi yaşayan bireylerde sorunun psikolojik ve fizyolojik boyutlarını değerlendirmek önemlidir. Hastalığa bağlı gelişen düşük benlik saygısı ve depresyon ile hastalığın sebep olduğu hayat kalitesinde ve sosyal ilişkilerdeki sorunlara psikoterapötik yöntemlerle yardımcı olunmalıdır. Ayrıca sertleşme sorunlarında doktor kontrolünde kullanılmasını tavsiye ettiğimiz oldukça etkili ilaçlar mevcuttur.
Kadınlarda ağrılı cinsel ilişkiye sebep olabilecek kuruluk için hastaya uygun olan lubrikanlar ve östrojen içeren kremler önerilebilir. Varsa vajinal mantar enfeksiyonlarının tedavisine önem verilmelidir. Ayrıca diyabetli bireyler, cinsel yolla bulaşan hastalıklar ve genito- üriner sistem infeksiyonlarına yatkınlıkları sebebi ile güvenli cinsel davranış (kondom kullanımı) ve genital hijyen, perine bölgesi temizliği, pamuklu ve günlük iç çamaşır seçimi, doğum kontrol yöntemleri, gebelik düşünülüyor ise de kan şekeri kontrolü açısından tedavi değişikliği konusunda bilgilendirilmelidirler. Doğurganlık döneminde olan tip 1 ve tip 2 diyabetli kadınlar cinsel aktif ise ve gebelik istemiyorlarsa güvenli bir doğum kontrol yöntemi kullanmalıdır. Genital bölgedeki istenmeyen tüylerin temizliğinde yaralanmaya yol açabilecek yöntemlerden kaçınmaları konusunda uyarılmalıdırlar.
Ezcümle; diyabetle yaşamda yaşam kalitesini koruyabilmek ve komplikasyonlardan uzak kalmak ve sağlıklı bir cinsellik yaşayabilmek için bilimin aydınlattığı yoldan ilerleyen ve güncel tedavi algoritmalarını takip eden hekimlerin önerilerine uymak en doğru yoldur. Diyabetik bireylerde cinsel işlevler bireysel olarak sorgulanmalı, cinsel danışmanlık hizmeti izlem sürecinin bir parçası olmalı, sürekli ve iyi bir metabolik kontrolün diğer komplikasyonları azalttığı ve yaşam kalitesini artırdığı gibi cinsel işlev bozukluğunu da engelleyebileceği vurgulanmalıdır.